“Sevinç, ruhun mükemmel duruma geçişidir”
Spinoza
Pozitif Psikoloji’nin çalışma konularından biri de bizi nelerin mutlu edeceği, nasıl mutlu olacağımızdır.
Beyin araştırmaları, mutlulukla ilgili 2 önemli bilgiyi önümüze koydu.
- Beyinde sevinç, haz ve taşkınlık hislerinden sorumlu devreler ayrı yer alır. Yani olumlu düşünme beynimize doğuştan programlanmış. Yani öğrenilebilir.
- Yetişkin bir insan beyni, değişmeyi sürdürür. Yani 7’sinde neysek 70’inde de aynısı olmayı seçmeyebiliriz. Düşünceler ve hisler, beynin yeniden yapılanmasına neden olur ki bu da doğru yöntemler uygulandığında, insanların mutluluklarını artırabilir.
Duygular Bedende Başlar!
Olumlu duygu hali, gün içerisinde olumlu duyguların olumsuzlardan daha fazla oranda olması durumudur.
“Duygular önce bedende başlıyor. Duyguların temelinde, bedenin gönderdiği sinyaller var.” diyor nörolog Antonio Damasio. (Antonio Damasio: How minds emerge from emotions and feelings.)
Nasıl mı?
Mesela;
- Mutlu olduğumuzda, yüzümüzde iyi duygulardan oluşan bir ifade oluş Sadece bu değil, kanınız damarlarınızdan daha hızlı akar.
- Mutlu insanları normal halden ayıran, dakikada 3-5 kalp atımlık bir farktır. Vucut sıcaklığımızda bir derecenin onda biri oranında artar.
Mutlu insanlarla ilgili diğer birkaç bilimsel bulgu ise şu şekilde:
Mutlu insanlar daha yaratıcı, sevecen, sosyal, özenli, adil, başarılı, iyi ilişkiler içinde olan ve güçlü bağışıklık sistemleri bulunan kişiler olma eğiliminde oluyorlar.
Doğamız Biraz Mızmız!
Doğamızda, olumsuz duyguları, olumlu duygulardan daha yoğun hissetmek var. Biyolojimiz bunu gerektiriyor. Bir çeşit hayatta kalma güdüsü. Kolayca üzülebilirken, acılar daha uzun sürerken, sevinçli olmak için daha çok çaba göstermek durumunda kalmamız biraz bu yüzdendir.
Duyguları olmayan insanlar da var.
Bu insanlar, hayatlarını normal sürdürmekte oldukça zorluk çekerler.
Aklın, karar alma süreçlerinde yardıma ihtiyacı vardır. Tek başına akıl, davranışlarımızı akılcı bir yola sokmakta başarısızdır. Duyguları, sezgileri olmayanlarsa bu yardımdan yoksundur.
Mutluluk Öğrenilebilir mi?
Duygularımız, genetiğimizden ve deneyimlerimizden beslenir der Stefan Klein. Mutluluğumuzu da Sonja Lyubomirsky’ye göre 3 faktör belirliyor.
Genetik – Hani sürekli mutlu mesut dolaşan ve bazen bizleri sinir edenler var ya, işte onlar iyi bir genetiğe sahipler. Genetiği iyi olanlar, mutlu hissetmek için diğerlerine göre daha az oranda çaba göstermek zorunda kalırlar.
Mutluluğumuzun %50’si genetik faktörlere bağlı.
Amaçlı Etkinlikler – Mutlu olmaya yönelik bilinçli yapılan çalışmaları kapsar. Bunlardan bazıları Shawn Anchor’ın önerdiği bazı egzersizleri içerir: Örneğin;
Şükran Duygusu/Minnettarlık: 24 saat önce yaşadığınız ve sizi iyi hissettiren, olumlu duygular yaratan aktiviteler.
Sevdiğiniz birini görmüş ve konuşmuş olmak, oturup tadı damağınızda kalan bir bardak kahve içmek gibi. Bunu 1 ay süreyle her gün yapmanız önerilir.
Bunlardan bir tane aktiviteyi seçip, 2 dakika boyunca data detaylı düşünüp yazın.
Egzersiz Yapmak: Günde 20 dakikalık metabolizmayı hızlandırıcı egzersiz yapın. Bu yürüyüş olabilir, bahçede yorulmak olabilir, yüzmek olabilir. (Beyinde endorfin ve dopamin hormonlarını arttırdığı için, mutluluğu arttırıyor.)
Sosyal İlişkiler: Ömrü uzatan, sağlıklı ve başarılı bir yaşam geçirmemizi sağlayan en önemli aktivite sevdiklerimizle ve ailemizle vakit geçirmek.
Iyilik Yapmak: Bizi mutlu eden en önemli faktörler arasında, başkalarına iyilik yapmak geliyor. Sebepsiz ve çıkar beklemeden.
Diğer amaçlı etkinlikler arasında, iyimser olmak, affedici olmak, amaçlarımız doğrusunda yaşamaya çalışmak, özsaygımızı (kişinin kendini kabul etmesi, sevmesi, kendiyle barışık olması) yükseltmek geliyor.
Bu ve benzeri etkinlikler kişinin ilgisi ve tercihine göre yapıldığında daha faydalı oluyor. Egzersiz yapmayı sevmeyen birine egzersiz yapmayı zorlamak fayda etmeyeceği gibi, yazı yazmaktan hoşlanmayan birine günlük tutturmak da etkili olmayabilir.
Mutluluğumuzun %40’ı amaçlı etkinliklerimizden geliyor.
Çevre-Yaşam Şartları: Gelir seviyeniz, yaşadığınız yer, işiniz, yaşınız gibi faktörlerden oluşur.
Mutluluğumuzun sadece %10’unu yaşam şartları belirliyor.
Genetik önemli bir faktör olsa da, mutlu olmak için emek verdiğimizde, mutluluk seviyemizi artırabiliriz.
Fatmanur Erdogan, Psychological Counselor
Direktör, IPPA Pozitif Psikoloji Akademisi